Caserta Kraliyet Sarayı, San Carlo Tiyatrosu ve Plebiscito Meydanı ile kültür ve turizm merkezi olan Napoli, her ne kadar mafyanın doğduğu yer olarak anılsa da, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olan Eski Şehir (Old Town) ve hoş bir manzara sunan sahil hattı sayesinde ziyaretçilerine yeni keşifler sunuyor.
Napoli’ye oldukça yakın bir mesafede yer alan Amalfi kıyıları ise, birbirinden farklı coğrafyaya sahip kasabaları, doğası ve sahili ile şüphesiz ki Güney İtalya’nın en büyüleyici atmosferine sahip. Limon kokularının havaya karıştığı Sorrento’dan, dağ oyukları içinde rengarenk evlerin yer aldığı Positano kasabasına, barok mimarili yapıları ve denizi ile resmetmek isteyeceğiniz Amalfi’den, Wagner Müzik Festivali’nin merkezi Ravello kasabasına kadar, Amalfi kıyıları adeta cenneti andırıyor. Bir defa aralanan cennet kapısı, tabii güzellikleri ve beyaz evleri ile Capri Adası’nda ihtişamını sürdürüyor. Faraglioni ismi verilen ünlü kayaları, Augustus’un bahçeleri ve Roma patikaları ile geçmişten günümüze izler taşıyan bu renkli ada, yerel yemekleri ve misafirperverliği ile de ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor. Tarihi yapıları, antik şehirleri ve müzeleri ziyaret ederek seyahatini kültürel bir çerçevede genişletmek isteyenler için Pompei, trajedi dolu geçmişi ve Roma dönemine ait yapılarıyla ideal bir durak. Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla taş kesilen ve arkeolojik kazılarda ortaya çıkan insanlarıyla Pompei şehri, hem acının hem de yeniden doğuşun izlerini taşıyor.